Zengin Olsam Düşünmeden Alacağım Şeyler // Eylül
Heyyooo... Wish list tarzı bir şey ile karşınızdayım. Uzun zamandır bir wish list yapmak istiyordum ama tüm liste zengin koca, 0 sorumluluk, $$$, Magdalena Frackowiak gibi bir görünmek, koca, ince bel, Chris Evans, zengin koca, Sebastian Stan, çıkık elmacık kemikleri.... diye uzayıp gider diye yapmıyordum, sonra sordum kendime 'yarın milyoner olarak uyansam ne yapardım?'. Anladım ki vizyonsuz bir köylüymüşüm.
Listenin en başına ilk gördüğüm andan beri aşık olduğum Dior Couture botları koymazsam ayıp olurdu. Nerede giyilir, nasıl kombinlenir umurumda değil. -Tabi kendimi Taksim metrosundan ziyade Amsterdam'da filan hayal ediyorum. Bak zengin kocamın iş arkadaşlarının yaşlı karılarını kıskandırmak için giyebilirim belki.- Her rengini almak istiyorum, hiç ayağımdan çıkarmamak istiyorum. Buraya gelecekteki güzel aksanlı zengin kocam için de bir not bırakıyorum; 'Apprends-moi l'art de la luxure.'
Sevgi anlaşmak değildir nedensiz de sevilir. Hasetlikten instagram hesaplarını takipten çıktım ama kurtulamadım, aylarca keşfette karşıma çıktı durdu. Ben artık karşı koyamıyorum ama kredi kartım koyabiliyor. Allahım nolur olsun artık For Love & Lemons iç çamaşırım.
Daha makul isteklere dönersek önümüzdeki canımıniçi sonbahar<3 aylarında giyene +10000 coolluk points katacak kadife botlardan istiyorum. Sahte kürkümle, koyu renk rujlarımla sonbaharda buzlar kraliçesi olmaya hazırım bi tek siz eksiksiniz canım botlar.
Bu ay göz diktiğim, hayaliyle yatıp kalktığım şeylerden bir diğeri de şu Miu Miu Balerin Babetler. Spring 2016'da koleksiyonundan sonra hemen satışa çıkınca bütün blogger ablaların ayaklarında görür olduk bu giyeni otomatik olarak coollaştıran babetleri. İlk gördüğüm andan itibaren de tutuldum. Almamamın sebebi kendimi tutmam değil elbette, 640 dolar gibi bi fiyatının olması. Belki fakir sevindirmek isteyen biri bana hediye alır ya da bu babetler sana çok yakışır diyen bir enayi çıkar, kim bilir... Bıktım independent woman olmaktan. Ay neyse Zara yapar aynılarını bi kaç aya.
İlk iki single çıkınca Frank Ocean'ın albümünden çok Banks'in 'Altar' isimli yeni albümünü merak ediyordum ve hala ediyorum. Eylül ayından beklentim artık şu albümün çıkması. Çok zengin olsam tereddüt etmeden Elizabeth Banks'e albümü bana önce dinletmesi, sonra da akustik olarak performans sergilemesi için bütün paramı verirdim. Albümden 3 şarkı yayınlandı bile, dinlemeyen varsa koşsun dinlesin. Özetle; god is a woman.
İlk gördüğüm andan beri tutulduğum şeylerden bir diğeri tanrıça Magdalena Frackowiak'ın tasarladığı Magdalena Frackowiak Jewelry markasının ilk koleksiyonuydu. Elbette ilk koleksiyonu alamadan ikinci koleksiyon çıktı. Yakın zamanda banka hesabıma birkaç yüz bin dolar eklenmediği sürece ikinci koleksiyonu da almam olası gözükmüyor.
Eylül ayından isteklerim-bunun wish list tarzı bir şey olduğunu söylemediysem artık söyledim- bunlar ve eklemediğim milyonlarca ayakkabı dışında, okulların açılmaması, daha çok kitap okumak, daha çok konsere gitmek, daha çok yağmur yağması, daha çok paraparapararaa, her şeyin daha çoğu.
Hiç yorum yok: